Sanatın Göçü projesi kapsamında göçün üzerinde çok durulan olumsuz etkilerinin yanı sıra sunmuş olduğu imkân ve potansiyellerin de var olduğunu göstermeyi hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda farklı sanat dallarında eserler veren göçmen sanatçıların tecrübelerini kayıt altına alıyoruz.
Çekim gerçekleştirdiğimiz ilk isim mozaik sanatçısı Cihad Bey oluyor. Mozaik sanatı, dünyanın en eski coğrafyalarında çağlar boyunca gelişen en eski sanat türlerinden biridir. Mezopotamya ve Suriye’de M.Ö 4. binyıla kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Klasik dönemde Suriye’nin birçok bölgesine yayılan mozaik sanatı, ilerleyen dönemde Suriye’yi bu sanatın önemli merkezlerinden biri haline getirmiştir. Günümüzde Suriye’de mozaik sanatının kullanıldığı mimari yapılar ve eserlerin sergilendiği müzeler savaş nedeniyle yıkıma uğruyor olsa da bir yerlerde bu sanatı yaşatmaya ve bu geleneği sürdürmeye çalışan sanatçılar var. Cihat Bey de bu sanatçılardan biri. İslam sanatı ve mimarisinin vazgeçilmez motiflerinden olan geometrik desenleri limon ve çam ağacı gibi farklı türde ağaçlardan elde ettiği parçalar aracılığıyla oluşturan Cihad Bey, bu desenleri sandık, tepsi ve sehpa gibi ürünlere işliyor. Geometrik desenler, 4’lü 5’li ve 6’lı simetri grupları kullanılarak günümüzde cetvel ve pergel yardımıyla çizilen ve sonsuza yayılan motiflerden oluşuyor. Yüzlerce yıldır İslam sanatlarının soyut simgelerini oluşturan bu geometrik şekilleri usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenmiş olan Cihat Bey, bu desenleri kendine has bir üslupla yeniden ahşabın üstüne işliyor.
Cihad Bey’in eserlerine baktığımızda bir geleneği devam ettirebilmenin çabasını görüyoruz. Türkiye’de malzemelerini bulmada sıkıntı yaşamasına rağmen öğrendiği bu zanaatı-sanatı devam ettirmek için uğraşıyor. Halkalı sanayide bulunan atölyesinde sanayinin soğuk havasını biraz olsun ısıtmak için kurduğu sobanın üzerinde erittiği tutkal ile oluşturduğu desenleri bir araya getiriyor. Parçalar bir araya geldiğinde birbirinin devamı olan ve sonsuza yayılan desenler ortaya çıkıyor.
Zorunlu veya gönüllü bir şekilde gerçekleştirilen göç tecrübesi ile insanlar bir parçasını oluşturdukları mekânları, mesleklerini devam ettirdikleri ortamları ve sahip oldukları çevreleri geride bırakmak zorunda kalıyorlar. Ancak sanatçılar beceri ve yetkinliklerini, ait oldukları ortamın kültürel ve sanatsal geleneklerini beraberinde getiriyor. Bu yönüyle göç, sanatsal ve kültürel birikimin yeniden üretimine katkı sunuyor.
Suriye’den Türkiye’ye göç etmek durumunda kalmış olan Cihad Bey de parçası olduğu ortamın kültürel ve sanatsal birikimini beraberinde getirmiş ve bu birikimi burada da devam ettirme gayretinde olan bir sanatkâr. Cihat Bey’in sanatı ait olduğu bölgenin bireysel ve kolektif kimliğinin ve hafızasının bir parçası. Muhtemeldir ki bu sanat, Türkiye’de uzun yıllar yaşadıktan sonra farklı bir kültürü de bünyesine katacak ve daha zengin bir kültürel üretim haline gelecek. Bu da sanatın farklı kültürler arasında köprü kurulmasına alan açan bir yönünün olduğunu göstermekte.
Ülkesinden göç etmek durumunda kalmış, kültürel miras aktarıcısı olarak tanımlanabilecek sanatçıların hikâyelerine dair gerçekleştirilecek belgesel çekimleri Cihat Bey’in hikâyesi ile başlamış oldu.